Ana içeriğe atla

Eşya hukuku pratikleri


1.örnek

2009 yılında kardeşime ait olan bir motosiklet Mehmet adında biri tarafından çalındı ve Mehmet çaldığı aracı Ahmet adında olan ve bu çalıntı motosikletten haberi olmayan iyi niyetli birine sattı. Ahmet satın aldığı motosikletin mülkiyetini kazanamadı. Ahmet’in motosikleti kazanması için 5 yıl süreyle eşyayı elinde tutması yani zaman aşımı gerekiyor ama çalınan eşyayı arayan kardeşim olaydan sonra 2013 yılında yani 4 yıl sonra Ahmeti buldu Ahmet eşyanın sahibi olamadığı için iyi niyetli olmasına rağmen motosikletin mülkiyeti kardeşimde olduğu için motosikleti kardeşime teslim etmek zorunda kalıyordu. Ahmet 4 yıl içinde motosikletin lastikleri, aynaları değiştirdi ve boyattı motosikletle kuryecilik yaparak gelir sağladı bu durumda kardeşimden zorunlu ve faydalı masraflar olan lastik değiştirme ve aynaları değiştirmenin parasını isteyebilir ama boyatma lüks masraf olduğu için isteyemez. Ahmet Motosikletten kazandığı geliri kardeşime iade etmek zorunda değildir. Ahmet motosiklette masraf yapmış ve gelir sağlamıştır bu durumda kardeşim mahsup duruma gelir. Kardeşimin motosikleti için Ahmetin yapmış olduğu zorunlu ihtiyaçların belli oranını ödemeyecek yani gelir ve masrafı birbirinden çıkarırsak gelirden kalansa vermiyor masraftan kalansa verecek.

Kardeşim Ahmetin Motosiklete yapmış olduğu masrafları ödemezse Ahmet motosikleti alıkoyabilir. Kardeşimin yaşadığı olayda motosikleti Ahmet iade etmiştir ve sadece lastik değiştirdiği için kardeşim bu zorunlu masrafın karşılığı olan ücreti Ahmete vermiştir. Kardeşim motosikletin maliki yani mülkiyetini üzerinde taşımaya devam etmiştir.

 

2.örnek

Ankara da babamın işleri dolayısıyla yeni bir ev satın almaya karar verdik

İnternetten satışa çıkarılan evlerden birini bulduk ve satın almak için evi satılığa çıkaran kişiyle buluştuk fakat evin sahibinin kendisi olmadığını ve satılık evin dayısına ait olduğunu söyledi dayısının bu evi satılığa vermesi için kendisine izin verdiğini ve vekaletnameyi gösterdi. Satılık evi almaya karar verdik ertesi gün satın alma işlemleri için tapu memuruna gittik tapu memuru vekaletnamenin sahte olduğunu anlamadı satış yapılarak babamın ismine tescil edildi. Bizim aldığımız ev vekaletnamenin sahte olmasından dolayı satılan ev geçersiz sayıldı satış sözleşmemiz ve tescil edilmesi geçersiz sayıldı. Fakat bizim vekaletnameye güvenmemiz iyi niyetli olduğumuzu gösterir ama bizi evin gerçek maliki yapmaz çünkü vekaletname sahtedir. Bu durumda biz evin gerçek sahibi değiliz yolsuz bir tescille gerçek maliki olarak gözükürüz ama bu bizi evin gerçekte maliki yapmaz. Eşya hukukunda belirtilen yolsuz tescile sahip kişinin iyi niyetle davasız ve aralıksız taşınmaza 10 yıl süreyle malik olması olağan zaman aşımı sebebiyle evi kazanabiliriz. 10 yıl ile malik olarak zilyet olursa taşınmazın maliki olur ibaresine göre ihtimalimiz vardır yeni taşınmazın yani evin mülkiyetini kazanabiliriz. 10 yıl içerisinde iyi niyetli olmaya devam edersek yani vekaletnamenin sahte olduğunu öğrenmezsek 10 yıl sonra evin maliki oluruz ve evin 10 yıl önceki gerçek sahibi bize mülkiyet davası açamaz terkinde bulunamaz tashih davası açamaz. Kütükteki yolsuz tescil sonunda iyiniyetli olduğumuz için bu tescille adi zamanaşımı sonrasında hak kazanabiliriz bu durumda gerçek hak sahibi de hakkını kaybeder.


3.örnek

Köyümüzde bulunan eski bir dağ evinin mülkiyeti babamın ve amcamındır yani paylı bir mülkiyet niteliğindedir. Babam ve amcam dağ evi üzerinde birlikte zilyetliğe sahip bir müşterek zilyetlikteler. Amcam borçlarına karşılık dağ evindeki payını ipotek ettirdi.

Amcam ipotek sonrasında payını başkasına devretti. Babamın işsiz olmasından dolayı ekonomik ihtiyacımız için ön alım hakkımızı kullanamadık. Amcamın evdeki payını ipotek ettikten sonra devrettiği Ahmet adın biri ile biz dağ evi konusunda anlaşmazlıklar yaşadık. Eşya kanununa göre Babam ve amcam dağ evi konusunda malik hakları ve birlikte zilyetleri vardı. Amcam payı üzerinde zilyetti bulunduğu ve malik olduğu için malını devredebildi yani amcam kendi payı üzerinde ipotek için babamın rızasına gerek duymadı. Dağ evi taşınmaz eşya olduğu için paylı mülkiyetin devam etmesi için resmi sözleşmeler olmalı tapu kütüğüne şerh verilebilir. Amcam ve Babam en çok 10 yıllığına dağ evinin üzerinde paydaşlığın devam etmesi için sözleşme yapabilirler ama tapuda şerh ettirirsek sonradan taşınmazın üstünde pay sahibi olan kişide sözleşmeye uymak zorunda kalır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eğitim

    Kalkınma odaklı olmayan ekonomilerin hemen hepsinde ortaya çıkan ve toplumsal ayrışma ve kutuplaşmayı derinleştiren yoksulluk özellikle otokratik yönetimler altında belli bir zümre dışında tabanın katlanması gereken bir olgu halini alır. Sosyal yaşama adapte olmayan bireylerin yetersiz ve sağlıksız ortamlara mecbur bırakılarak psikolojik olarak güvensiz ve dış uyaranlara duyarsız hale gelmesi , gelir dağılımında artan eşitsizlik sonucu yoksulluğun sıradanlaşmasının açı bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Basit mantıksal çıkarımlarla hem dünya ölçeğinde hem de yerel ölçekte eğitim seviyesinin ve refah seviyesinin orantılı olduğu görülür. Yoksulluk artışının eğitimsizliğe ve eğitimsizliğin yoksulluk artışıyla gelişen bu kısır döngü içinden çıkılamaz bir hale bürünüyor. Eğitimin öneminin iyi idrak edilmesi için bireye psikolojik ve maddi kazanımlar sağlamasının yanında toplumsal bir dönüşümü ki bu iyi bir dönüşümdür tetiklediği bilinmelidir. Ekonomik gelişmişliğin katma değer

Medeni hukuk pratikleri

  1.olay Hakkı dayım cüzdanını sokakta düşürmüştür. Cüzdanı bulan Aykut içindeki parayı almış ve cüzdanı Selim adlı kişiye satmıştır,   bu kişide cüzdanı başka birine Murat adlı bir vatandaşa satmıştır. Bu olay medeni konunda iyi niyet ilkesiyle ilgilidir. Hukuki sonuç doğurmaya engel olan halin durumundan haberi olmaması ve haberi olmasının gerekmemesi. İyi niyet aksi ispat edilene kadar varlığı esastır. Bu olayda iyi niyetli olan kişi Selim ve Murat adlı kişilerdir. Aykut adlı kişinin mal üzerinde istediği işlemi gerçekleştirebilmesi için o malın kendisine ait olması gerekir mal üzerinde istediğini yapabilme yetkisine sahip olması gerekmektedir.   Hakkı dayım iradesi dışında cüzdanı düşürmüştür. Cüzdanı bulan Aykut kişisi malın sahibi değildir mal üzerinde tasarruf hakkına sahip değildir fiili olarak elindedir ama yine de malı kullanma hakkına sahip değildir. Para ve mal kimin elindeyse sahibi olan kişi yani üzerinde her türlü tasarruf hakkı olan kişi bu malı her zaman alma hakkı

Alexander Wendt “Anarşi Devletler Ne Anlıyorsa Odur” adlı makalesine kısa bir bakış

Bu makalede anarşi devletlerin aralarındaki ilişkiye yükledikleri kavram olarak adlandırılır koşullar yapıyı yeniden oluşturarak tekrar üretir. Wendt, aktör yapıyı belirler ama aynı zamanda bu yapının içinde hareket eder der. Neo realistler, Anarşik sistemin öz yardıma yol açtığını söyler. Neo realistler öz yardımın, anarşinin doğal bir sonucu olduğunu düşünüyorlar. Neo realizme göre devletler sistemdeki baskın aktörlerdir ve güvenliği öz çıkarcı koşullarla tanımlarlar. Öz çıkarcı devleti kuramları için başlangıç olarak alırlar. Neo realistler anarşilerin merkezi otorite ve kolektif güvenliğin olmadığı Öz yardım sistemleri olduğuna inanırlar. Wendt, öz yardımın anarşinin esaslarından olmadığını bir kurum olduğunu söyler. Yani anarşi devletlerin onu nasıl adlandırdığıdır. Wendt öz yardımın mantıksal ya da nedensellik olarak anarşiden doğmadığını ve eğer bu gün kendimizi bir öz yardım dünyasında buluyorsak bunun yapıdan değil süreçten kaynaklandığını söyler. Wendt’e göre anarşi, nede