SSCB sonrasında Orta
asya cumhuriyetlerinin bağımsızlığa geçişleri kendi istekleriyle olmamıştır,
bağımsızlık hareketleri Orta asyada çıkmamıştır ama SSCB yıkılınca totaliter
yapıdan otoriter yapıya geçiş olmuştur. Bağımsızlık kazanan orta asya
cumhuriyetleri sosyalist ekonomiden, Pazar ekonomisine geçmek zorunda
kalmışlardır. Dünyada böyle bir bağımsızlığın başka örneği yoktur. 1991 yılında
Gorbaçov glasnost ve perestroyka politikaları.1989 Berlin duvarının yıkılması,
1990 doğu avrupadaki sosyalizme karşı hareketler, 1991 Rusyada komisnist
partinin parçalanmasıyla Orta asya bağımsızlığını kazanma süreci başladı. Orta
asya halkları bağımsız olmak istememişlerdir. 1991 de yapılan seçimde orta asya
cumhuriyetleri yapılan referandumda Sovyet Rusya dan ayrılmayıp birliğin devam
emesi yönünde oy kullanmışlardır. Orta asya halkları bağımsızlıktan sonra yeni
kapitalist sisteme ayak uyduramıyorlar çünkü Rusya orta asyada kendini bir
hakem konumuna yükseltmiş ve kargaşa çıkmasını önleyip kimin ne üreteceğine
Rusya karar verirdi. İnsanlar devletin gözetimi ve himayesi altında yaşamaya
alışmışlar ve bağımsızlık sonrası kendi kendilerine yetemez durumda olduklarını
anlamışlar. SSCB bu ülkelere ulusal kimlik vererek din, dil, sınır ve etnik
problemleri ortaya çıktı ve dost olmaları engellendi, ekonomik anlamda tek
başlarına üretim yapmaları engellendi birbirlerine muhtaç hale getirildiler.
Sovyetler dili bir
ayrıştırma aracı olarak kullandılar. Ekonomi, parçalı şekildedir yani
Türkmenistan pamuk üretmiş ama pamuk fabrikası Kazakistanda yapılmış ve
pazarlamasını da Ruslar Kırgızistana yaptırmıştır.
Kırgızistanda
bağımsızlık sonrası ciddi bir zengin Rus nüfusu var Kırgızlar bu nüfusu
kaybetmemek için çift dilli olmayı kabul etmişlerdir Rusça ve Kırgızca. Orta
asya coğrafyası bağımsızlığı ile beraber dış politikada önem kazanıyor çünkü
Sovyet Rusya varken bölge kendi iradesinden yoksundu bağımsızlık sonrası
jeopolitik merkez haline dönüşmüştür. Ulusun yeniden inşa edilmesindeki sıkıntı
seçkinler konusu olmuştur çünkü seçkinler bu ülkelerde yönetime gelmiş ve Rusya
Politbürosuna bağlı kişilerdir. Avrupayı iki ayrı bölüme bölen ideolojik
çatışma alanı ve fiziksel sınırları tanımlayan “iron curtain” Demir perde
1945-1991 sürecin Stalin politikaları insanları yerlerinden etmiş dilleri
kültürleri unutturulmaya çalışılmış. Yönetici elitler Rusyaya bağlı insanlardı
ve ülkeler petrol üzerinden gelir sağladığı için gelirler yönetici elit
tarafından toplandı halkı bilinçli şekilde fakir bırakıldı dolayısıyla buradan
demokrasi ve liberalizme geçişte zorlanılmıştır.
Kırgızistan en
radikal önlemi alarak petrol geliri olmadığı için İMF ile iletişim içerisine
girmiş yapısal kurumlar reformlar yapmıştır.
Türkmenistan
Ukrayna üzerinden petrolünü dağıtmıştır. Rusya bağımsızlık sonrası Orta asya ülkeleriyle
temasa geçecek tek batılı gücün Rusya olduğunu ortaya koymuştur böylelikle
bölge yalıtılmışlık karakterini sürdürmüştür.
Bölgede en
Totoliter olan Türkmenistan da Türkmen yöneticiler kendisini ilahlaştırmış ve
Başkanlık sistemini Liderin ölünceye kadar sürdürebileceği şekilde düzenlenmiş.
Tacikistanda 1991den beri iç çatışma var Afganistan da ki karışıklık bu bölgeye
yansımış el kaide ve taliban gibi terör örgütleri burada karışıklığa sebep
olurlar. Orta asya ülkelerinde siyasi elitler koltuklarını meşrulaştırmak için
Milliyetçiliğe sığınıyorlar ve demografik güvenlik problemleri ile
karşılaşıyorlar bu durumu çatışmaya yol açabilmesi için Sovyet Rusya oluşturmuştur.
Rusların üç aşamalı
dış politika uyguluyor. 1. Karşı devrimci hareketlere baskı kurmak, alt yapının
üst yapıyı oluşturmasına dayanan SSCB Leninist ideolojiye dayanır. 2. Rıza ile
entegrasyon, ulusal kimlik vermek amacıyla o bölgedeki farklı Türk yapılarını
birbirinden uzaklaştırmak, beş ülkeyi Anadolu Türklerinden ayırma politikası
vardır. Bu politika Özbeklerin ve Kazakların “Basmacılık hareketi” ile isyanlar
çıkıyor. Stalin 1928 de “Kolektifleştirme politikası” uygulamış ulus devletler
haline getirilen orta asyada sosyalizm, dinsizlik yayılmaya çalışılmış orta
asya Türklerini asimile etmeye çabalamışlar. 3.Yeni siyasi seçkinler oluşturmak,
orta asya ülkelerinin bağımsız olmasından sonra Rusyaya bağlı komünist kafada
olan seçkinler başa getirilerek orta asyanın Rusyanın dışında hareket etmemesi sağlanmış.
Orta Asyanın tanımı
antik çağa kadar gider “Amu deryasının ötesi” olarak tanımlanmıştır. Yunanca
aynı anlamda “Transoksiyon” olarak tanımlanmıştır. İslam bölgeye Bulgar Türkleri
üzerinden girmiştir. Bu tarihten sonra bölge Mâverâünnehir yani nehrin ötesi
anlamında tanımlanmış. Bölge 15.yyda Fars edebiyatçılar tarafından “Turan”
olarak isimlendirilmiş. 17. ve 18. yüzyıllarda bölgeyi Avrupalı coğrafyacılar
aşağılayıcı bir kavram olan “ Tataristan “ diye isimlendirdi. Montesquieu
“kanunların ruhu” eserinde bölgeyi “ sibiryanın ortasında bir yer” olarak
tanımlamış bölgeyi ikiye ayırmış ve Tataristan tanımını kabul etmiştir.
“Büyük Tataristan”
olarak Buhara, Türkistan ve Harezmayı almış.
“Çin Tataristanı”
olarak günümüzdeki Sincan, uygur bölgesini belirtir.
19.yüzyıl Çin ve Rus
işgallerinden sonra bölgenin Tataristan olan ismi “Türkistan “olarak değişmiş,
Sovyet orta asyası ve Rus Türkistanı olarak ikiye ayrılmıştır. Sovyet döneminde
Türkistan kavramı Türk kimliği ve dünyasını çağrıştırabileceği için bu
kavramdan vazgeçilmiş. 1930dan itibaren bölge için “orta asya” kavramı
kullanılmış, buna Rusya “Siretnaya aziya” demiş. Çin orta asyasını ifade eden Rusça
kavram “Sentralnaya aziya” denmiş. Rusya Federasyonu orta asya kavramıyla 5
Türk cumhuriyetini adlandırır ama bunlara Türk demez. Genel Türklük kavramı
üzerinde birleşmemeleri sağlanır. Bölgenin 5 ülkesi Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan,
Kazakistan, Tacikistan. Orta asya 4milyon km2 alana sahiptir ve 50-55 milyon
nüfusu vardır bu durum bölgenin “Doluluklar dolu bir boşluk” olarak tanımlanmasına
yol açmıştır.
Bölgenin önemli
özelliklerinden biri Yalıtılmışlık halidir. Doğa şartları çok zordur ve üretim
zorlaşır. Yalıtılmışlık özelliği ile diğer orta asya ülkelerinden ayrılırlar.
Bölge ticaretin yoğun olduğu Karadenize ve Basra körfezine 2000km Pasifik
okyanusuna 5000km uzaktadır. Yalıtılmış olmaları bu ülkeleri ekonomik anlamda
zorlar ve bağımsızlıklarını azaltır. Taşıma maliyetleri fazladır. Yalıtılmışlık
denize kıyı olan komşu ülkelerle ilişkilerin çoğaltılmasıyla aşılabilir.
Özbekistan dış politika konusunda komşu ülkeleriyle arasını iyi tutmalı çünkü
zaten yalıtılmış olan orta asyada yalıtılmışın yalıtılmışı konumundadır ve en
yüksek nüfusa sahiptir. Stalin 1940lı yıllarda kolektifleştirilme adı altında
bölgeyi asimile etmeye çalıştı. Orta asyanın bağımsızlığına doğru gidilen bu
süreçte orta asya cumhuriyetleri bağımsızlık istemiyordu ama Rusyanın ekonomik
anlamda kötü durumda olması Sovyet Rusyanın çöküşüne neden oldu. Kendi
bürokrasilerini, milliyetçiliklerini, burjuvalarını yaratacak güçleri yoktu. Özbekistan
ekonomik anlamda güçlü olması, nüfusunun fazla olması ve Buhara ve Semerkant
gibi önemli merkezleri içerisinde bulunduruyor ve ülkede daha seküler olan İslam
Kerimov hükümeti iktidarını kaygılandıracak bir siyasi muhalefet hareketi
oluşturmakta Rusyanın temel politikası haline geliyor. Batının insan hakları,
demokrasinin üstünlüğü gibi kavramaları bölgeye yerleştirerek bölgeyi ele
geçirmeye çalıştıkları algısı oluşuyor.
11Eylül den sonra
bölgede Afganistanın, Pakistanın etkileri radikalizm, terörizm ile isimlendirilmeye
başlanıyor bu durum dış politikada Rusyanın bölgede daha fazla etkinlik
kurmasının yolunu açıyor.
Toprak paylaşımı
konusunda Sovyetler yıkılınca bölgede birlik sağlanmaması için sınır
uyuşmazlıklarını çözmeden bölge devletleri bağımsız olmuştur. 1924deki toprak
paylaşımı oldu 1936 da sınırlar kesinlik kazandı. Sovyetler toprak paylaşımını
bazı ilkeler doğrultusunda yapmış. Böl ve yönet ilkesi, bölgede tek başına
hakim olabilecek, kimseye bağımlı olmayan ülke kurulmasına izin vermezler ve
küçük yönetimler oluşturarak iç işlerine müdahalenin kolay olmasını sağladılar.
Birliğin sağlanmaması için Ulusallıktan kurtulmuş halklar, Rus ve sosyalist kollektivite
içinde zamanla erimeye bırakılmış. Sovyetler komisyon oluşturmuş ve etnografik,
idari, ekonomik problemler çıkartmışlar çünkü ihtilaf durumda Sovyet yönetimi
hakem olacak. Hiçbir ülke tek başına doğal kaynağa sahip olamaması sağlanmış.
İçeride kuşatılmış topraklar yaratılmış. Özbek çoğunluklu Oš şehri Kırgızistana
verilmiş. Taciklerin çoğunlukta olduğu Buhara ve Semerkand bölgesi Özbekistana
bırakılmış. Birleşik Fergana vadisi tek devlette olması gerekirken Kıgızistan,
Özbekistan, Türkmenistan arasında bırakılmış.
Sınır problemleri
ve demografik problemler bölge insanlarının yönetici elitlerin iç ve dış
politikalarını hiçbir işe yaramamadan yok olmasını sağlamış Rusya da bunu
istemektedir.
Kazakistan krom,
çinko, kurşun, uranyum gibi madenler bakımından zengin topraklara sahip dış
politikada Rusya ile ilişkisi daha çok Lojistik anlamındadır çünkü Trans
Sibirya demiryolu hattının 100kmlik kısmı Kazakistan da geçmektedir.
Nüfus konusunda
Türkiyenin 5 katı büyüklüğe sahip bölgede 55milyon civarı insan yaşar.
Özbekistan en fazla nüfusa sahip ülke 23milyon, Kazakistan 16 milyon. Özbekler
orta asyanın sayıca en fazla olan etnik grubudur. Orta asyadaki nüfusun %37
sini oluşturur Özbekler. Yakın komşularına göre “doluyla çevrili boşluk” olarak
nitelendirilebilir. Nüfusta Türk dilleri baskın yaygındır ve sünni islam
egemendir. Rusya bu iki parametreyi ortadan kaldırma politikaları izlemiş.
Özbekistan da Tacik azınlığı, Kırgızistan da Özbek azınlığı Rusya bu bölgelerde
alt kimliğin oluşmasına yol açmış. Buraya bilinçli olarak göçle gelmiş halklar
Ruslar, Ermeniler, Ukraynalılar, Tatarlar yerleştirilmiş Stalinin baskısından
kaçanlar bu bölgeye yerleştirilmiş, bu sebeplerle bölgede çok dillilik vardır.
Özbekistan topraklarında 121den fazla etnik grup vardır.Kazakistan Başkanı
Nazarbayev dış politikada SSCB nin korunması ve BDT bünyesinde bütünleşmenin
savunucusu olmasının nedeni Kazakistan topraklarındaki önemli Rus azınlığı
problemidir.
Orta asya dış
politikasını çeşitlendirerek Sovyet Rusyayı dengeleme politikası uygular ABD,
Türkiye, İran, Afkanistan, Pakistan ya da diğer uluslararası örgütlerle bağ
kurmaya çalışır.
1991 sonrası İran
ile Tacikistan arasındaki ilişki ve bu ilişkiden dolayı bölgede çıkan iç savaş
Rusyanın bunu bahane ederek bölgede askeri üs kurması olayları başlatıyor.
Bölgede İslamofobi, radikal İslamcılık, islami köktencilik fikirlerinin
oluşmasını sağlıyor. Orta asya devletlerini bu şekilde korkutuyor. Rusya 1994de
Kazakistanla ortak savunma ve iş birliği antlaşması imzalıyor ama Kazakistan ve
diğer devletler Rusyanın burada tek başına bulunmasını istemiyorlar ve NATO,
ABD, AB ile ilişkiye geçerek Rusya ile diğer güçler arasında denge kurmak
istiyorlar. 1994de Rusya ile Belarus arasında başlayan 1995de Kazakistanı,
1996da Kırgızistanı, 1998de Tacikistanı, 2000de Avrasya ekonomik topluluğu
haline gelen gümrük birliği tam bir bütünleşmeyi sağlayamıyor ve zamanla 5
ülkede Rus karşıtlığı artıyor.
Dış politika olarak
Askeri alanda Tacikistanda süren iç savaşa Rusya müdahale etmiştir. Tacikistan
Rusyanın Orta asyada asker yerleştirmesine olanak sağladı. Rusya Tacikistan,
Kazakistan, Kırgızistan da Rusya askeri varlığını sağlamıştır ama Özbekistan,
topraklarında Rus üslerinin kurulmasını kabul etmemiştir. Rusya ile Kazakistan
Dostluk, işbirliği ve karşılıklı yardım Antlaşması imzalanmıştır. Kazakistan
dış politikasında Rus bakısını dengelemek için NATO gibi örgütlerle ve
ülkelerle askeri işbirliğini çeşitlendirmek ister.
1992 de gerçekleşen
Taşkent Antlaşması savunma alanında Rus-Orta Asya işbirliğini örgütlemiştir.
Türkmenistan
Antlaşmaya katılmayı reddetmiştir. Orta asya yöneticileri BDT nin ortak silahlı
kuvvetlerine Rusyanın egemen olmasını istemezler. 1993-1994 Rus siyaseti eski
SSCB nin güney cumhuriyetlerine karşı tehdit edici görünmeye başlamıştır. Rus
azınlıklarını korumak bahanesiyle yeni cumhuriyetlere müdahale hakkını kendinde
görmüş yeni askeri doktrinle BDT nin dış sınırlarını koruma görevini almıştır. Özbekistan,
Türkmenistan özerkliği savunurken Kazakistan ve Kırgızistan Moskova nın
girişimlerini azaltmak için dış politikasında ilişkilerini çeşitlendirmeye çalışacaklar.
Tacikistan iç savaş sonucu Rus egemenliğine bağımlı kalmaya devam eder. Taşkent
Rus niyetlerine karşı bölgede en fazla direnç gösteren başkenttir. Taşkent,
Bişkek, Duşanbe gibi ortak savunma alanında Rusya ile işbirliğini kabul
etmiştir. Kerimov Rusyanın niyetlerini dizginlemek için daha iyi ilişki kurmayı
tercih etmiştir. Afganistan, Kırgızistan, Özbekistan da İslamcı unsurların
eylemleri Rusyanın stratejisini teşvik eder. İslam Kerimov Özbek topraklarına
Rus birliklerin yerleşmesine karşı çıkmıştır. Moskovanın bölgeyi yeniden işgal
etmesini önlemek düşüncesi vardır. Tacikistan Afganistanla olan sınır gözetimi
için Rusyaya bağımlı durumdadır. Kırgızistan ve Kazakistan Çin baskısının
artması durumunda Rusyaya bağımlı duruma düşebilirler. Özbekistan yalıtılmışın
yalıtılmışı olduğu için belli ölçüde Rusya ile yarışabilecek olanağa sahiptir.
Bölgesel güvenlik
kaygıları sebebiyle 2001 de Şangay İşbirliği Teşkilatı yapısı oluşturuldu. Bağımsız
Devletler Topluluğu 1991de Minsk te Rus, Ukrayna ve Beyaz Rusya Başkanları SSCB
nin eski üye cumhuriyetlerine açık BDT oluşturuldu. Nazarbayev bu kararı Asya
cumhuriyetlerini ulusal saygınlığına hakaret olarak görmüştür. 1991de Almatı da
on bir bağımsız devlet yeni topluluğun devlet olmadığını belirterek Misnk Antlaşmasına
katıldılar. 1992 Taşkent ortak güvenlik anlaşmasıyla üye devletlerin
anlaşmazlıklarını kuvvet olmadan düzenlemek ve birbirlerine karşı askeri
ittifaka katılmaktan kaçınmak niyetiyle ortak stratejik alan yaratıldı. Sadece
Türkmenistan bu anlaşmaya bağlanmayı istemedi. Sembolik amaçlarla Rus ordusu ve
Orta Asya cumhuriyetleriyle ortak askeri müdahale gücü oluşturuldu.
Türkmenistan yer almadı. 2000 de ortak güvenlik antlaşması üye devlet
başkanları Minsk de uluslararası terörizm, silah kaçakçılığı, köktencilik,
uyuşturucu ile mücadele için “toplu eylem” in genişletilmesinde anlaştılar.
Rusya kendisine yönetici rolünü vermişti. Kazakistan ve Afganistan yakınlığı
yüzünden ülkenin parçalanmasından korktukları için BDT de işbirliği rolünü
oynarken, Kırgızistan ve Tacikistan sınırlarının güvensizliği sebebiyle bu rolü
oynar. Özbekistan ve Türkmenistan Rusya ile ekonomik ve askeri olarak kopmak
isterler. Özbekistan dış politikasında GUAM devletleri ile arasını
geliştirmiştir. Putin döneminde Özbekistan Rusyaya karşı konumunu
yumuşatmıştır. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının kurucu ülkelerinden
biride SSCB dir. SSCB dağılınca ortaya çıkan devletler üye kabul edilmiştir.
1992 de AGİT Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistana Raportör heyeti
gönderdi. Yeni katılımcılar için destek programı hazırlandı. Batılı ülkelerle
Orta Asya devletlerinin yakınlaşmasını sağlamıştır.
Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı 1985 de İran, Pakistan ve Türkiye kurmuştur.1992 de Afganistan,
Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan üye
kabul edildi.
Devletlerin dış
politikada farklılığı işbirliğini zayıflatmaktadır. Üye devletlerin ekonomik
benzerliği işbirliği yerine rekabete sebep olmaktadır. Rusyanın bölgede SSCB
döneminde Pamuk ekimini başlatması bölge ülkelerinin dış ticaretine
yansımıştır.
Orta Asya İşbirliği
Teşkilatı 1994 Kazakistan ve Özbekistan arasında kurulan ortak ekonomik
bölgedir. Kırgızistan 1994te katılmıştır. Tacikistan 1998de katıldı,
Türkmenistan dışında kalmayı tercih etmiştir. 2000 yılında Duşanbe zirvesinde
dört cumhuriyet 2002 yılı için ortak ekonomik alan kurma anlaşmasını
imzaladılar. 2002 de Taşkent de toplanan cumhuriyetler Orta Asya işbirliği
teşkilatını oluşturdu. Güvenliğe ilişkin sebepler onları dış politikada yakınlaşmaya
itmektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder
yorumla