Ana içeriğe atla

Kameralizm

Tarihsel gelişimi içinde Kameralizm uygulamaları.
Kameralizm, kamu yönetiminde modern yönetim yaklaşımlarının Almanya da 18.yüzyılda kameralizm çerçevesinde başladı. Almanya da kurulan şehirlerde kurulan siyasi otoriteler yerini şehirlerarası bölgesel düzeyde otoritelere bıraktı. Almanya parçalı yapısı düzelse de siyasi bütünlüğünü 1.dünya savaşına kadar sağlayamayacak. Alman birliğinin yeniden sağlandığı 18.yy da sorunlar çözülmemiş şehirlerin artan nüfusunun kontrol altına alınması çoklu parçanın merkezi bir otoriteye dönüştürülmesi için yeni anlayış ve yeni bir yönetime ihtiyaç duyulmuş. Kameralizmin Prusya da 18.yy ikinci yarısından itibaren gelişmeye başlamıştır. Kamu yönetimi ilk defa 1727 yılında “Kameral Bilim” adıyla Prusya da gözüktü, 16.yy dan 18.yy kadar kameralizm merkantalizm etkisiyle kullanıldı. Almanya kendisini oluşturan yapıların bir araya gelmesiyle devlet eliyle yol, su, temizlik, gibi kamu hizmetleri oluştu. Kameralizm Prusyanın siyasi birliği sağlayamaması nedeniyle ortaya çıkmıştır ve yönetsel mekanizma aracılığıyla ekonomik refahı sağlamayı destekleyen toplumsal ve ekonomik anlamda Kameralizm ortaya çıktı. Kameralizmin amacı refahı sağlamak.
Teknolojinin, para gücünün, insan gücünün kurulacak Prusya rejiminin sürdürülmesinde etkin ve verimli olacağına inandılar. Kameralizm bir polis devleti anlayışına sahiptir. Sivil hizmetler olmak üzere kamu hizmetleri belirli bir doğrultuda bir arada verilebilmesi için, alt yapıdaki diğer yerel yönetimlerin yetki devrinin sürdürülebilir ve kalıcı kılınması için modern demokratik anlayıştan farklı olarak kameralizm polis devleti anlayışıyla şekillendi. Osmanlıda 19.yyda dağılma sürecindeyken kameralizm merkezi otoritenin güçlendirilmesi için mali, iktisadi, siyasi alanda uygulanmaya başlandı. Ludvick van justi ve Von sekendorf kameralizmin babaları sayılır.
Kameralizmin en önemli unsurlarından biri Merkantalist düşüncedir. Merkantalizm 30yıl savaşlarından sonra Avrupa da çıkmış iktisat ağırlıklı siyasi ve hukuki boyutları olan düşünce biçimidir. Bu düşüncede önemli olan stratejik ürünlerin üretilmesidir. Merkantalizm merkezi maliye ve ticaret ağının kurulmasını zorunlu kılmıştır. Kameralizm ise Merkantalizmin bir pratiğidir. Kameralizm yerini sanayi devriyle modern bürokrasiye bıraktı. Kameralizmin temel amacı ulusal merkezi bir hükümet kurmak, toplumu ve devleti dönüştürmek. Almanya 30yıl savaşlarından sonra bütünlüğünü sağlayamıyor iç bölgelerdeki feodal yapılar siyasal dönüşümü engellemiş. 1648 Westphalia barışından sonra 30 yıl savaşının zararlı etkileri kaldırılması, Almanyanın iç güvenliğinin sağlanması ve ordunun yeniden yapılandırılması ana hedeflerden biri olmuştur. Güçlü, merkezi bir ordu feodal lorların yok olma sürecini başlattı. Kameralizmi çıkaran nedenler siyasi bütünlük, ekonominin merkezi şekilde ele alınması, düzenli ordu kurmak. Almanyanın 17.yyda 30yıl savaşları sebebiyle ekonomik, siyasi, toplumsal sıkıntısının çözümlenmesi için 300 siyasi yapının sayısı azaltılmalı, merkezi yönetim altında birleşmeli, fakirlik kalkmalı, bütüleşme olması için ortak yapı kurulması gerekir. Kameralist kelimesi krala danışmanlık edenlerin toplandığı meclis anlamını taşır. Hükümdar politikalarına rehber oldular. En etkin kameralistler Osse, Seckendorff, Leibniz, Justi ve Sonnefels olarak sayılır. Kameralistler devletin polis fonksiyonlarıyla da ilgilendiler, insan semayesini ekonomik gelişmenin ana unsuru olarak kabul etmişle. Kamu maliyesinin ilk akademisyenleri 16.yy kameralistlerdir. Kameralistlerin asıl amacı refahın yükseltilmesidir bütçe yönetimine tedbirler getirmişler, toplumun sağlığı ve vatandaşların eğitimini önemsemişler. Seckendorf nüfusun çoğalmasını ister bunun için tarımsal gelişme desteklenmeli ve ihracat yasaklanmalı tefecilik kalmalı der ve genel vergilere de karşıdır tüketim yerine yatırımı destekleyen vergilerden yanadır.
Melchior von Osse ve George obrecht zorla toplanan vergiye karşıdırlar, bireysel girişimciliğe destek vererek fakirliğin azalacağını ve sağlıklı toplumun oluşacağını söylerler. Johann Joachim Becher, Philipp Wilhelm von Hörnigk ve Schröder sağlık düzeyinin ve nüfusun toplumun zenginlik kaynağıdır derler. Johann Georg Leib devlet halkın refahını, üretimini, beslenme kalitesini, artırmak konularına dikkat etmelidir. Johann Heinrich Gottlob von Justi ve sonnenfels döneminde kameralizm mükemmellik seviyesindedir. Sonnenfels halk sağlığı, salgın hastalıklardan korunma, tedavilerin düzenlenmesi, kürtaj gibi konularla ilgilenmiştir. Johann peter frank, halk sağlığı yönetimi sistemini kurmuş ekonomi, halk sağlığı politikalarının kameralizmde yayılmasına sebebiyet vermiş. Kameralistler doğa bilimleri ile ekonomi ve teknoloji politikalarını kariyer gelişimi araştırmaları için birleştirmenin yararlı olacağını düşünmüşlerdir. Kameralistler kendileri çıkar elde ederek polis devleti oluşturmuşlar. Kameralizm ve merkantalizm bulundukları konum itibariyle farklıdırlar İngiltere, Fransa, Hollanda, İspanya merkantalizm ile dünyayı ve uluslararası ticareti etkilediler. Kameralizm uygulanma alanları Almanya gibi yerler böyle bir yetenek geliştirememişlerdir. Kameralizm uygulandığı bölgelerdeki devletlerin çok sayıda olması ve aralarındaki mücadele bu toprakların ne şekilde yönetileceğini önemli hale sokmuştur. Kameralizm de mevcut olan polis biliminde halkın mutluluğu istenir, devletin hedeflerine yönelik düzenin kurulması. Justi ve sonnenfels polis bilimini kameralizmden ayırmışlardır. Polis kameralizmde iyi ahlakı destekler. Kameralizm 3 alana ayrılarak polis bilimi, eğitim bilimi, kamu finansmanı ve ekonomi odak noktası rejim devamlılığıdır. Teknolojiye askeri güce dayalı gelişmeyle insanların yeni girişimler yaratması. Kral gücünü askeri güç ve savunma yeteneğinden alır kalabalık nüfus ile insanlar yardımlaşır ve zenginlik yükselir der. Kameralizm uygulamasında devletin ekonomiye müdahale etmesi gereklidir vergi toplama ikinci plandadır. Kameralizm sosyal, ekonomik yaşantıyı devletin müdahalesiyle düzenler. Devletin görevli olduğu nokta vatandaşının refahını ve güvenliğini sağlamak, akıl ve otoritenin temel alınması. Kameralist devletler rekabetçi bir ortam yaratmış insanlar dolaşım özgürlüğü bulmuş bununla beraber bilgi iletişim gönderimi ortaya çıkan yeni üretim teknikleri süratle yayılmış. Yangına karşı koruma, temizlik ve sağlık işleri, vergilendirme gibi uygulamalar aile reisliği, ev kurma gibide günlük yaşantı uygulamaları oluşturuldu. Vergi yerine kaynakların arttırılması devlet tanımlanmış zorunlu görevler saptanmış kamu ve özel sektör etkinlik alanları tespit edilmiş. Kameralist uygulamalı devletin baştaki gelirleri devlet toprakları ve işletmeler. Kameral devlet oluşumu bir firma şeklindedir. Sivil toplum sürekli devletin şekillendirdiği bir yapı halindedir. Kralın bürokratik, otoriter yönetim şekline karşı bilimsel, akademik bir tavır sergiler. Toplumsal kuralları devlet düzenler ve devlet zenginlik oluşturmak için kurumsal oluşumları destekler. 19. yüzyılın ikinci yarısında Weber “Yasal Yaklaşım” kavramı ile Almanya da kamu yönetimi hukuku gelişmiştir. Weber, kamu yönetimi hukuku aracılığıyla ideal tip Bürokrasiyi oluşturmuştur ve özellikle Almanya da Lorenz von Stein başkanlığında yönetim bilimleri enstitüsü kurulmuştur. Bununla beraber ilk kez kamu yönetimi öğretimi de gerçekleşti. Yeni yaklaşımlar döneminde kamu yönetimi ile yönetim bilimi birbirine daha çok yaklaştı. Bilimsel yöntemlerin kullanılmasıyla Frederick Taylor “Bilimsel Yönetim” anlayışı, Henry Fayol “Sanayi yönetimi ve genel yönetim “ süreçleri anlayışları, Woodrow Wilson “Yönetimin incelenmesi” yazısı görülmektedir. 20.yüzyılda 1910larda ise “Neoklasik yönetim yaklaşımı “ ortaya çıkmıştır ve kamu yönetimini etkilemiştir. Sosyo-psikolojik yaklaşımda denilebilir.
1930larda insan ilişkileri yaklaşımı zirve yapmıştır 1950lere kadar. 2.Dünya savaşı bitince soğuk savaş başladığında durumsallık yaklaşımı doğuyor. 1960-1970lerde modern yaklaşımlar. 1980-1990 Z yönetimi japon yönetim yaklaşımları devreye giriyor.1992 den itibaren yeni kamu yönetimi hareketi, neoliberal söylemler ortaya çıkıyor.
Bürokrasi çağdaş gelişmelerden etkilenmiştir.
Max Weber Bürokrasiyi sistematik biçimde ilk inceleyendir. Weber göre egemenlik hükmeden ve hükmedilenler arasında karşılıklı erk ilişkisidir. Egemenliğin olması içinde hükmeden ve hükmedilen birey ya da bireyler, hükmeden hükmettiği kişilerin davranışlarına etki etmek istemesi, hükmedenin buyruğuna uymanın nesnel kanıtı, gibi özellikleri olmalı der. Her türlü yönetim egemenlik gerektirir geniş toplumlarda verilen buyrukları uygulayan bir yönetsel örgüt gereklidir. Weber egemenlik tipolojisinde 2 temel ölçüt yönetsel örgüt ve meşruluk yaratma konusundaki inançdır. Weberin 3 meşru egemenlik tipi vardır. İlk olarak Karizmatik egemenlik, yönetilenler yönetenin otoritesinin tanrı vergisi olduğu için kabul etmişlerdir, önderin kişiliğine özgü mutlak egemendir. İkinci olarak Geleneksel egemenlik, kimin önder olacağı geleneklere bakılarak saptanır ve görevi sırasında geleneklere bağlı kalan önderin emirlerine uyulur. Buyrukların geleneklere uygunluğu meşruluk kazandırır. Keyfilik kişisellik gelenekler ile sınırlı hale gelir ama yine de vardır. Üçüncü olarak Yasal egemenlik, Ussal şekilde konulduğuna inanılan yasalara ve bu yasalara göre seçilmiş önderin meşru olduğuna inanılır. Weber bunun gibi yasal egemenliğe uygun yapının Bürokrasi olduğundan bahseder. 

Yorumlar

  1. Ne yazık ki verdiğiniz bilgiler tümüyle yanlış. Kameralizm ve Devlet Bilimi adlı kitabı okumanızı tavsiye ederim. Türkçe alanyazındaki tek ve kapsamlı Kameral-Polizey Bilim kitabıdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yazık ki bütün kaynaklara bakamadım. Metinde yer alan bilgiler genel olarak kameralizmin tarihçesi hakkında. Metinde yazanlar konu hakkında literatürdeki bir kaç makalenin özeti şeklindedir. "Kameralizmin amacı refahı sağlamak." gibi cümleler biraz yorum içeriyor. Metinde yazan bilgiler tamamiyle yanlış sayılmaz.

      Sil

Yorum Gönder

yorumla

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eğitim

    Kalkınma odaklı olmayan ekonomilerin hemen hepsinde ortaya çıkan ve toplumsal ayrışma ve kutuplaşmayı derinleştiren yoksulluk özellikle otokratik yönetimler altında belli bir zümre dışında tabanın katlanması gereken bir olgu halini alır. Sosyal yaşama adapte olmayan bireylerin yetersiz ve sağlıksız ortamlara mecbur bırakılarak psikolojik olarak güvensiz ve dış uyaranlara duyarsız hale gelmesi , gelir dağılımında artan eşitsizlik sonucu yoksulluğun sıradanlaşmasının açı bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Basit mantıksal çıkarımlarla hem dünya ölçeğinde hem de yerel ölçekte eğitim seviyesinin ve refah seviyesinin orantılı olduğu görülür. Yoksulluk artışının eğitimsizliğe ve eğitimsizliğin yoksulluk artışıyla gelişen bu kısır döngü içinden çıkılamaz bir hale bürünüyor. Eğitimin öneminin iyi idrak edilmesi için bireye psikolojik ve maddi kazanımlar sağlamasının yanında toplumsal bir dönüşümü ki bu iyi bir dönüşümdür tetiklediği bilinmelidir. Ekonomik gelişmişliğin katma değer

Medeni hukuk pratikleri

  1.olay Hakkı dayım cüzdanını sokakta düşürmüştür. Cüzdanı bulan Aykut içindeki parayı almış ve cüzdanı Selim adlı kişiye satmıştır,   bu kişide cüzdanı başka birine Murat adlı bir vatandaşa satmıştır. Bu olay medeni konunda iyi niyet ilkesiyle ilgilidir. Hukuki sonuç doğurmaya engel olan halin durumundan haberi olmaması ve haberi olmasının gerekmemesi. İyi niyet aksi ispat edilene kadar varlığı esastır. Bu olayda iyi niyetli olan kişi Selim ve Murat adlı kişilerdir. Aykut adlı kişinin mal üzerinde istediği işlemi gerçekleştirebilmesi için o malın kendisine ait olması gerekir mal üzerinde istediğini yapabilme yetkisine sahip olması gerekmektedir.   Hakkı dayım iradesi dışında cüzdanı düşürmüştür. Cüzdanı bulan Aykut kişisi malın sahibi değildir mal üzerinde tasarruf hakkına sahip değildir fiili olarak elindedir ama yine de malı kullanma hakkına sahip değildir. Para ve mal kimin elindeyse sahibi olan kişi yani üzerinde her türlü tasarruf hakkı olan kişi bu malı her zaman alma hakkı

Alexander Wendt “Anarşi Devletler Ne Anlıyorsa Odur” adlı makalesine kısa bir bakış

Bu makalede anarşi devletlerin aralarındaki ilişkiye yükledikleri kavram olarak adlandırılır koşullar yapıyı yeniden oluşturarak tekrar üretir. Wendt, aktör yapıyı belirler ama aynı zamanda bu yapının içinde hareket eder der. Neo realistler, Anarşik sistemin öz yardıma yol açtığını söyler. Neo realistler öz yardımın, anarşinin doğal bir sonucu olduğunu düşünüyorlar. Neo realizme göre devletler sistemdeki baskın aktörlerdir ve güvenliği öz çıkarcı koşullarla tanımlarlar. Öz çıkarcı devleti kuramları için başlangıç olarak alırlar. Neo realistler anarşilerin merkezi otorite ve kolektif güvenliğin olmadığı Öz yardım sistemleri olduğuna inanırlar. Wendt, öz yardımın anarşinin esaslarından olmadığını bir kurum olduğunu söyler. Yani anarşi devletlerin onu nasıl adlandırdığıdır. Wendt öz yardımın mantıksal ya da nedensellik olarak anarşiden doğmadığını ve eğer bu gün kendimizi bir öz yardım dünyasında buluyorsak bunun yapıdan değil süreçten kaynaklandığını söyler. Wendt’e göre anarşi, nede