Ana içeriğe atla

Bürokrasi

Bürokrasi en aşağıdan yukarıya çıkılmasıyla daralan bir sistem içinde örgütlenen kişisellikten uzak genel bir kurallar ve işleyişle çalışan sistem ve kuralların oluşturduğu bütüne denir.
Bürokrasi ve kamu yönetimi tanımları farklı olsa da esasen aynı amaca hizmet eder.
Bürokrasi antik yunanda anlam kazanmaya başlamıştır. Bir örgütün planlarını gerçekleştirmek için kullandığı insan gücü yöntemler, otorite sistemini tanımlar. Nesnel terim olarak Bürokrasi başkalarının belirlediği politikaları gerçekleştirmek için kullanılan örgüt sistemine denir.
Belli bir örgütlenme ve yönetim şeklini belirtmektedir. Bürokrasi konusunu ilk kez Max Weber sistemli bir biçimde çözümler. Weber geniş guruplar halinde bir arada çalışan insanlar belirli bir kapasiteyi aşmalarından itibaren ussal ilkelere göre örgütlenip yönetilirler. Birbirlerini tanımaları olanaksız yazılı iletişim kullanarak birbirleriyle ilişki kurmaları zorunludur. Bürokrasinin ilk özelliklerinden biri büyüklüğüdür bunun sonucunda yüz yüze ilişkiler yerine bürokratik ilişkiler anonim özelliği kazanır. Uzmanlaşma, iş bölümü, hiyerarşik yapı, planlama içinde büyük gurupların disiplin içinde yönetilmeleri gerekir. Kötüleyici ve duygusal olarak bürokrasi sorumluluk yüklenmekten kaçınma işlerin yavaş yürütülmesi anlamına gelir ve bürokrasinin olumsuz anlamı patolojik sonuçlarını belirtmektedir. Patolojik sonuçları bilimsel dilde “bürokratizm” olarak adlandırılır. Geniş halk toplulukları yanlış biçimde bu anlamda kullanılır. Büyük halk kitleleri bürokrasiyi devletin örgütü devlet memurları biçiminde kullanmaktadır. Kamu hizmetlerini yürütmekte olan kurumlara ve personele bürokrasi denir. Bürokrasi kavram olarak devlet denilen örgütün gelişmesiyle ortaya çıkmıştır. Modern toplumlarda ise büyük ölçekli bürokratik niteliğe sahip örgütler çıkmıştır. Özel kesimlerdeki bu örgütlerde bürokrasi olarak adlandırılır. Çok sayıda personel çalıştıran geniş örgüte sahip her ticaret, endüstri işletmeleri bürokrasidir bunlara örnek olarak Koç holding, Sabancı holding, Eczacıbaşı verilebilir. Büyük örgütlerin hepsinde bürokrasi karşımıza çıkmaktadır uluslararası örgütlerde BM, NATO, gibi bürokratik niteliktedirler. Nesnel ve bilimsel olarak Bürokrasi bir milletin sınırlarının içinde kamu kesimi ya da büyük bir ölçeğe sahip yönetim veya örgüt. Bürokrasinin tanımını daha iyi anlamak için yönetimi, kamu yönetimini daha iyi anlamamız gerekir. Yönetim nedir? Yönetim iki ya da daha çok insanın bir amaç doğrultusunda bir araya gelerek grup oluşturdukları zaman bu gurubun amaçların gerçekleştirilmesi doğrultusunda üyeler ile ortak çalışması, yönetimin oluşması için bu grubun düzenli olarak bir araya gelmesi gerekir kurumsallığa ulaşmalı ve amacın grup üyelerinin ortak amacı olması gerekir. Yönetimden bahsedilmesi için amacın uzun olması lazım belirli bir süreyi aşması lazım.
Kamu yönetimi nedir? En basit tanımıyla kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi amacıyla devlet denilen aygıtın oluşturduğu kurumlar, örgütler, yapılardır yani kamu hizmetini yerine getirmek üzere devletin kurumlarıdır. Ulus devletlerin gelişmesiyle bürokraside gelişmiştir. Önceleri dinsel önderlerin gelenekleriyle yönetilmekte olan işleri yapısının karmaşık olduğu bürokratik örgütler almış. İlkel toplumlarda toplumsal örgütlenme kandaşlığa dayanan klan ve kabile gruplarıydı. Yönetsel biçimde yöneten yönetilen ayrımı henüz gelişmemiştir. İlkel toplumlarda toplumsal düzenin görevlerini yapmakla görevlendirilen bireyin doğa üstü bir mistik otoritesinin olması gerektiği varsayılır.
Artan ürünlerin paylaştırılması için örgütlenmeye gerek duyuldu ve tarım devrimiyle, maden, savaşmak için yeni araçların üretimine başlanması örgütlenme pratiğine hız verdi. Madenle birlikte teknolojik ilerleyiş toplumların savunmalarında daha etkili bir örgütlenme gerektirdi.
Bilindiği anlamda kamu yönetiminin ilk olarak Mezopotamya coğrafyasında görüldüğü varsayılır. Sulama kanalları yönetsel grubun oluşmasını etkilemiştir. Mezopotamya da topumun üyeleri içinden görev paylaşımı yapan biçimsel yönetim uygulaması gözükmüştür. Çin ve Mısır, Roma uygarlıklarında yüksek biçimde örgütsel yönetsel aktiviteler olmuştur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eğitim

    Kalkınma odaklı olmayan ekonomilerin hemen hepsinde ortaya çıkan ve toplumsal ayrışma ve kutuplaşmayı derinleştiren yoksulluk özellikle otokratik yönetimler altında belli bir zümre dışında tabanın katlanması gereken bir olgu halini alır. Sosyal yaşama adapte olmayan bireylerin yetersiz ve sağlıksız ortamlara mecbur bırakılarak psikolojik olarak güvensiz ve dış uyaranlara duyarsız hale gelmesi , gelir dağılımında artan eşitsizlik sonucu yoksulluğun sıradanlaşmasının açı bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Basit mantıksal çıkarımlarla hem dünya ölçeğinde hem de yerel ölçekte eğitim seviyesinin ve refah seviyesinin orantılı olduğu görülür. Yoksulluk artışının eğitimsizliğe ve eğitimsizliğin yoksulluk artışıyla gelişen bu kısır döngü içinden çıkılamaz bir hale bürünüyor. Eğitimin öneminin iyi idrak edilmesi için bireye psikolojik ve maddi kazanımlar sağlamasının yanında toplumsal bir dönüşümü ki bu iyi bir dönüşümdür tetiklediği bilinmelidir. Ekonomik gelişmişliğin katma değer

Medeni hukuk pratikleri

  1.olay Hakkı dayım cüzdanını sokakta düşürmüştür. Cüzdanı bulan Aykut içindeki parayı almış ve cüzdanı Selim adlı kişiye satmıştır,   bu kişide cüzdanı başka birine Murat adlı bir vatandaşa satmıştır. Bu olay medeni konunda iyi niyet ilkesiyle ilgilidir. Hukuki sonuç doğurmaya engel olan halin durumundan haberi olmaması ve haberi olmasının gerekmemesi. İyi niyet aksi ispat edilene kadar varlığı esastır. Bu olayda iyi niyetli olan kişi Selim ve Murat adlı kişilerdir. Aykut adlı kişinin mal üzerinde istediği işlemi gerçekleştirebilmesi için o malın kendisine ait olması gerekir mal üzerinde istediğini yapabilme yetkisine sahip olması gerekmektedir.   Hakkı dayım iradesi dışında cüzdanı düşürmüştür. Cüzdanı bulan Aykut kişisi malın sahibi değildir mal üzerinde tasarruf hakkına sahip değildir fiili olarak elindedir ama yine de malı kullanma hakkına sahip değildir. Para ve mal kimin elindeyse sahibi olan kişi yani üzerinde her türlü tasarruf hakkı olan kişi bu malı her zaman alma hakkı

Alexander Wendt “Anarşi Devletler Ne Anlıyorsa Odur” adlı makalesine kısa bir bakış

Bu makalede anarşi devletlerin aralarındaki ilişkiye yükledikleri kavram olarak adlandırılır koşullar yapıyı yeniden oluşturarak tekrar üretir. Wendt, aktör yapıyı belirler ama aynı zamanda bu yapının içinde hareket eder der. Neo realistler, Anarşik sistemin öz yardıma yol açtığını söyler. Neo realistler öz yardımın, anarşinin doğal bir sonucu olduğunu düşünüyorlar. Neo realizme göre devletler sistemdeki baskın aktörlerdir ve güvenliği öz çıkarcı koşullarla tanımlarlar. Öz çıkarcı devleti kuramları için başlangıç olarak alırlar. Neo realistler anarşilerin merkezi otorite ve kolektif güvenliğin olmadığı Öz yardım sistemleri olduğuna inanırlar. Wendt, öz yardımın anarşinin esaslarından olmadığını bir kurum olduğunu söyler. Yani anarşi devletlerin onu nasıl adlandırdığıdır. Wendt öz yardımın mantıksal ya da nedensellik olarak anarşiden doğmadığını ve eğer bu gün kendimizi bir öz yardım dünyasında buluyorsak bunun yapıdan değil süreçten kaynaklandığını söyler. Wendt’e göre anarşi, nede