Ana içeriğe atla

Yeni Düzen

Pandemik kriz sebebiyle şuan dünyada küresel ticaret büyük ölçüde durmuş durumdadır ve ülkelerde Ulus devlet modeli güçlenmiştir. Uluslararası sistemde etkin pek çok ülke sağlık sistemlerinin yetersizliği sebebiyle bir krize girmiştir bu Pandemik kriz 1929 büyük ekonomik buhranından daha büyük sıkıntılar yaşatabilir. BM de ekonomik kuruluşun raporunda gelişmekte olan ülkelerin yatırımı %15-5 arasında düşüş yaşayacak, sanayicilik  %42, enerji sektörü %13 zarara uğrayacak işsizlik artacak kısacası pandeminin yarattığı kriz tüm dünyayı etkileyecek ve yeni bir dünya düzeninin oluşmasına zemin hazırlayacak.  Dış politika açısından küreselleşme ve neoliberalizm sona erecek Ulus devlet yapıları önem kazanacak. Avrupa Birliğinin krizi iyi yönetmemesi, koordinasyonun sağlanamaması sebebiyle büyük bir dönüşüm getirecektir.  ABD’nin hegemon güç olabilmesi için çok fazla askeri gücün yanında insanların bu yönetime bir rıza göstermesi için bir güven duygusu, şerefli adil paylaşımı insanlara getirmesi lazım. ABD bu durumda hegemon güç olmayabilir. ABD’nin üstünlüğü 1944 Bretton Woods Sistemi, dünyada üretilen petrolün fiyatını ve kimin üreteceğine Uluslararası kurumlar üzerinden ABD nin karar vermesini sağlıyordu. Salgın sürecinden sonra devletlerin kısa vadede otoriter olacak çünkü Çin dünyaya salgını kontrole aldığını ve dünyaya yumuşak güç diplomasisiyle yardımlar yaptığını göstererek Otoriterliğin gücü ve insanların güvenlik endişesiyle özgürlüklerinden vazgeçebildiği görüldü. Salgın sonrası Keynesyen önlemler yani devletin merkezde müdahaleci olarak yer aldığı yapılar daha fazla gündeme gelecek. Bu durum uzun vadede böyle olmayabilir çünkü insanlar özgürlüklerini tekrar isteyecekler buda Çinin bundan sonra Uluslararası liderlik yapamayacak ülke olduğunu gösterir. Çin İpek yolu projesiyle ABD ye karşı rakip olarak çıkmıştır ama salgın döneminde Çinin verileri geç bildirmiştir bu nedenle ABD ve İngiltere de Çini suçluyorlar. Kısa vadede ülkelerin daha otoriter, baskıcı, korumacı politikalar uygulayabileceği, Liberal ekonomilerin zayıfladığı iktisadi milliyetçiliğin arttığı, yabancı düşmanlığının arttığı bir dünya görülecek ama uzun vadede bu durum değişecektir.
Günümüzde daha farklı bir dünya düzeni kurulmaya çalışılıyor bunun sebebi olarak 2.D.S. sonrası çıkan kurumların artık işlevlerini yerine getirememeleri ve küresel anlamda hegemon bir gücün varlığı olmaması halidir. ABD nin küresel hegemonyasını sürdürebilmesi için Askeri güç önemlidir ama askeri gücünün farklı ülkelerde darbe, rejim değiştirme gibi nedenler Amerikanın küresel anlamda itibarını zedelemiştir. Küreselleşme ve neoliberalizm ulus devletlerin hakimiyetini sınırlandıran bir güç olarak görülmüş ve Trump küreselleşmeye karşı durmuş ve daha korumacı politikalar izlemiştir bu durum ABD nin küresel hegemon güç olma iddiasını kaybettirmiştir. 11 Eylül 2001 olayı Küreselleşmenin ve Neoliberalizmin itibarını zedelemiştir. Yeni dünya düzeni tartışmaları sürerken 2008 Küresel mali kriz, Amerikanın mortage kredilerini geri alamaması bankaların iflası, küresel resesyona neden olmuştur. 2010 dan beri yeni dünya düzeni kurulamamış, yeni düzen arayışları sürmüştür çünkü küreselleşme insanları fakirleştirmiştir. NATO 1993 Harbour doktrini kapsamında İslam ülkelerini kendisini en büyük tehdit olarak göstermeye çalıştı ve İslami terör kavramını ortaya attı 2001 sonrası Taliban, el kaide örgütleriyle mücadelesi NATO ya varlık alanı sağladı. 2010 Lizbon zirvesinde NATO kendisini yeniden tanımlamaya çalışmıştır. NATO bölgesel bir savunma örgütü olmaktan çıkıp küresel bir güvenlik örgütlenmesine yönelik kendini tanımlar.
Dünya sağlık örgütü, finansmanını sağlayan en büyük ülkeler ABD ve Çin. DSÖ pandemi döneminde iyi bir performans gösterememiştir çünkü uluslararası toplumu yönlendirememiştir. Trump bu komisyonlara artık yardım yapılmayacağını söylemiştir. DSÖ nün, Çinin diplomatik misyonu gibi davrandığını söylüyor ve Çinin salgını geç haber vermesi, verileri açıklamada şeffaf olmaması DSÖ nün buna ses çıkarmaması konusunda ABD DSÖ nü suçluyor. Trump, ABD karşısında üstünlük sağlamak için Çinin corona virüsünü bilinçli ürettiğini söylüyor ve Çinin salgın sürecini geç bildirmesi, başarısız olması konusunda DSÖ den bir rapor istiyor ama DSÖ bunu vermekten uzak.
Çinin verileri gerçeği yansıtmıyor çünkü otoriter bir ülke olmasına rağmen 17 nisanda Wuhan da, 1290 yeni vaka olduğunu söylüyor Çinin bunu gözden kaçırması gerçekçi durmuyor. Çin salgın sırasında salgını kontrol altına aldığını söyleyerek yumuşak güç kullanımı adı altında pek çok ülkeye yardım gönderdi ama yardım malzemelerinin standartların altında olduğu ortaya çıktı. Yeni dönemde ABD ve Çin dünyaya liderlik edemeyeceği anlaşılmaktadır.



Yeni dünya düzeninin nasıl kurulacağı konusunda  “Soğuk savaş 2.0” ya da “ Yeni sürüm soğuk savaş”  gibi kavramlardan bahsediliyor. Burada salgın sonrasında ABD ve Çinin yeni dünya düzenine liderlik yapamayacağı ortaya çıkmaktadır fakat ABD ve Çin çatışma halini sürdüreceklerdir. Küresel örgütlerini salgın sürecinde başarılı olamaması iflas etmesiyle beraber Çoklu liderlik mekanizmasının küresel hegemonyayı engelleyeceği görülmektedir. ABD ve AB tarından Çinin ara malları üretilmesinde üretim merkezi haline dönüştürülmüştü fakat Çinin salgınla beraber ortaya koyduğu tavır güvenilmezlik imajı yaratmış ve krizi dünya ile geç paylaşması küresel toplumla işbirliği yapmak konusunda isteksiz olması sebebiyle Çinin itibarı düşmüştür. Çin salgın sonrası dönemde dünyanın üretim merkezi olmaktan çıkacağı söylenebilir.
Türkiye bu yeni dünya da salgın süresince doğru politikalar uygulaması sebebiyle bu süreçten olumlu bir imajla çıkmıştır. Türkiyenin sağlık altyapısının diğer ülkelere kıyasla daha güçlü olması, salgın süresince diğer ülkelere yardımlar etmesi, vatandaşlarına değer vermesi,ölüm oranlarının azalması, sosyal devlet anlayışının güçlü olması gibi nedenler Türkiyenin salgın sürecinde olumlu imaj yaratmasında etkili olmuştur. Bu olumlu imaj sonrasında Çine giden yatırımların Türkiyeye gelmesini sağlayacak çünkü Türkiyenin jeopolitiği önemli ve bölgede Avrupaya en yakın ülke Türkiye ve ucuz işgücüne sahip. AB ile müzakere sürecinde olmamız, sosyopolitik olarak laik ve demokratik bir ülke olmamız Türkiyenin üretim merkezi olarak seçilmesinde etkili olacaktır. Türkiye üretim merkezi olursa bölgesel bir güç haline gelecek ve uluslararası siyasette daha etkin bir ülke olacak.

Türkiyenin bu süreçte yaşadığı olumsuzluklar konusunda İMF ile anlaşmaya girmez çünkü, böyle bir anlaşma yaparsa Türkiyenin yerli ve milli politika uygulama şansı kalmaz ve Amerikaya bağımlı hale gelir. Yeni kurulacak olan dünya düzeninde Türkiyenin iki kutup arasında bir taraf tutmasının gerekli olduğunu düşünmüyorum. Bu yeni düzende başat güçler ABD ve Çin olacak ama Türkiye soğuk savaş dönemindeki ABD tarında olma hatasını yapmayacak tarafsız bir politika izleyecektir sebebi Türkiyenin NATO dan ve Çin ile geliştirdiği İpek yolu projesinden vazgeçmek istememesidir çünkü, Türkiye lojistik anlamda güçlü hale gelmiştir. Türkiye bu iki güç arasındaki boşluktan faydalanarak ulusal çıkarları doğrultusunda politika izlemeli.

Pandeminin 1929 da yaşanan ekonomik krize yakın etki bıraktığı gözükmektedir. BM nin yayınladığı bir raporda ekonomik bir daralmanın yaşanacağını gösteriyor bu durum küreselleşmenin zayıflamasına yol açacak. Pandemi krizinden sonra yeni dünya düzenini oluşacağı bekleniyor, tarihte bu tür krizlerden sonra hep sistemin değişeceği yeni düzeni tartışmaları gözrülmektedir.
2015-2016 Türkiyenin merkezinde olduğu ve Türkiyenin aleyhine şekillenen yeni bir dünya sistemi oluşmuş.
ABD ve AB Türkiye aleyhine konumlanıp Türkiyeyi saf dışı bırakmaya çalışmışlardır.
Pandemi sonrası Küresel aktörler arasında bir dengenin kurulamaması Yeni dünya düzenini tetikleyecek ve Küresel aktörler Küresel işlevlerini yerine getiremeyecekler. Günümüzde küresel sorunlar küresel şekilde çözülmüyor bunun sebebi dünyada küresel hegemon bir gücün olmamasıdır.
ABD Pandemi süreciyle beraber gücünü tamamen kaybetmiş durumda. ABD nin Jeopoltik hırları küresel düzenleyici güç olamamasını sağlamıştır. ABD nin 11 eylül olaylarından sonra Afganistan ve Irak işgali Küreselleşme bağlamındaki batılı değerleri itibarsızlaştıran bir süreç olmuştur.
ABD bu süreçlerden sonra hegemon güç olma iddiasını kaybetmiştir.
ABD Bretton Woods sistemiyle şimdiye kadar küresel güç olmaya çalışmıştır. Trump iktidara geldiğinde amacının Amerikayı tekrar büyük yapmak olduğunu söylemiştir Küreselleşme ve neoliberalizm karşıtı politikalarla Amerikan şirketlerinin kendi ülkesinde toplamaya, Petrolü kendi merkezine almaya çalışmıştır. Amerika Trumla birlikte kendisini daha güçlü dar alana almaya çalıştı, daha ulusalcı bir rol izledi. Amerika 2.dünya savaşı sonrası Rusyayı güçlü göstererek ona bir ötekilik kazandırdı çünkü, kendi ötekini kendin yaratırsan zayıf yönlerini de bilirsin ve dünyayı ikililik üzerinden yönetebilirsin Amerika bunu amaçlamıştır. Bu durumda ABD ye rakip güç olarak sadece Çin kalıyor. Çinin güçlenmesinin nedeni ABD deki yatırımcıların ucuz işgücü sebebiyle Çin de üretim yapmayı seçmiş olmalarıdır. Çin gücünü göstermek için pandemiyi yendiğini açıkladı, Avrupaya yardımlar gönderdi ve sağlık diplomasisi başlattı böylelikle süper güç olduğu imajını oluşturmaya çalışmıştır. 2013 de Çin Bir kuşak bir yol yani İpek yolu projesiyle Çin ve Avrupayı bütünleştirmek istiyor ve bunun merkezinde de Türkiye bulunuyor. Çin bu amaçları doğrultusunda Küresel anlamda ve denizleri kontrol amaçlı politika izliyor. 2019 Çinin savunma siyaseti beyaz kitabı adındaki kitapta kendi değer ve işbirliği modeline dayalı küresel güvenlik mimarisi kurmakta kararlı olduğunu söylüyor. 2017 yılında ABD güvenlik stratejisi belgesinde Çini en büyük tehdit olarak görüyor.
2017 yılında gündeme gelen Çin istihbarat yasasında 7.maddesinde bütün Çin vatandaşları devletin istihbarat faaliyetlerini desteklemek işbirliği yapmak ve katkı sağlamakla hükümlü. Bu maddede Çinin Amerikaya karşı insanlarını bile istihbarat aracına dönüştürdüğü görülmektedir.


 Farklı teknolojilerin gündeme gelmesiyle Soğuk savaş 2 dediğimiz teknoloji üzerinden dünyanın iki kutba ayrıldığı dönem oluşabilir. Pandemi sonrası ulus devletin güçleneceği ve otoriteleşmenin artacağı görülmektedir. Çin salgının küresel boyut kazanmasını dünyaya geç haber vererek bilinçli ve ya bilinçsiz olarak sağlamıştır. Bu konuda Trump DSÖ nün Çinin yararına çalıştığını, Çinin önceliklerini koruyan bir yapı haline dönüştüğünü söylemiştir ve Çine karşı borcunu ödemeyip ve tazminat açacağını söylemektedir. Bu durumlar Çine karşı olumsuz bir imaj oluşmasını sağlamıştır. Türkiye salgını başarılı şekilde geçirdiği için yatırımların Türkiyeye kayacağını söyleyebiliriz.
Pandemi sonrası devletlerin dönüşeceğini, Pandemi sebebiyle ulus devletlerin güçlü konumda olduğu söyleyebiliriz. Pandemi sonrası devletler kısa dönemde otoriteleşseler bile bu durum değişecek ve insanlar özgürlüklerine tekrar sahip olmak isteyecekler. Türkiye gibi ülkeler pandemi sürecini başarılı şekilde geçirdiği için bu ülkelerin imajı olumlu yönde değişti. ABD nin pandemi süresince hegemon güç kabiliyetini yansıtamaması ve Çinin pandemiyi geç bildirmesi ve güvenilir olmaması yeni dünya düzeninde bu ülkelerin küresel siyaseti yönlendiremeyecekleri anlaşılmıştır.
Çin, BM ve NATO ya alternatif kurumlar oluşturduğu görülür, Asya altyapı yatırım bankası, Yeni kalkınma bankası gibi kurumlarla küresel güç olmak istemektedir. Yapay zeka teknolojisiyle gelişen dünyada insanların artık çiple takip edilebileceği bir dünya görünmekte ve Çin bunun baş aktörlerinden birisidir. NATO, AB, BM gibi yapıların kendilerini bu yönde güncellemeleri mecburiyet haline gelmiştir. Küresel yatırımlar pandemi sonrası Türkiyeye getirilebilir. Çinin üretim kaynağı olmaktan çıktığı zaman Türkiyenin yükselen imajı vardır ekonomik resesyona girmemiş ve dinamik bir nüfusunu korumuştur. Çin ekonomik gelirlerini kaybetmeye başlayınca askeri tedbirler almaya başlayacak, Çin zor durumdaki ülkelere para ve yatırım yapıyor ve karşılayamayacaklarını biliyor ve karşılığında liman alıyor böylelikle deniz ticaretini ele geçiriyor. Türkiye zayıf yönleri ise doğrudan yabancı yatırıma ihtiyaç duymasıdır. Türkiye ABD ve Çin arasında tarafsız kalarak bölgesinde güçlenmeye çalışacak. Türkiyenin NATO içinde bulunması kendi aleyhine yapılacak faaliyetleri engelleme imkanı veriyor bu sebeple NATO dan çıkmamalı. Pandemi sonrası süreçte ülkeler il başlarda baskıcı otoriter korumacı devlet politikası izleyecekler. Pandemi sonrası yeni dünya düzeninde çok aktörlü yapı olabilir her bölgede güçlü ülkeler ön plana çıkacak. Türkiye dış politikasında ABD, AB ve Çine yakın politika izleyecek ama bir taraf haline gelmeyecek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eğitim

    Kalkınma odaklı olmayan ekonomilerin hemen hepsinde ortaya çıkan ve toplumsal ayrışma ve kutuplaşmayı derinleştiren yoksulluk özellikle otokratik yönetimler altında belli bir zümre dışında tabanın katlanması gereken bir olgu halini alır. Sosyal yaşama adapte olmayan bireylerin yetersiz ve sağlıksız ortamlara mecbur bırakılarak psikolojik olarak güvensiz ve dış uyaranlara duyarsız hale gelmesi , gelir dağılımında artan eşitsizlik sonucu yoksulluğun sıradanlaşmasının açı bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Basit mantıksal çıkarımlarla hem dünya ölçeğinde hem de yerel ölçekte eğitim seviyesinin ve refah seviyesinin orantılı olduğu görülür. Yoksulluk artışının eğitimsizliğe ve eğitimsizliğin yoksulluk artışıyla gelişen bu kısır döngü içinden çıkılamaz bir hale bürünüyor. Eğitimin öneminin iyi idrak edilmesi için bireye psikolojik ve maddi kazanımlar sağlamasının yanında toplumsal bir dönüşümü ki bu iyi bir dönüşümdür tetiklediği bilinmelidir. Ekonomik gelişmişliğin katma değer

Medeni hukuk pratikleri

  1.olay Hakkı dayım cüzdanını sokakta düşürmüştür. Cüzdanı bulan Aykut içindeki parayı almış ve cüzdanı Selim adlı kişiye satmıştır,   bu kişide cüzdanı başka birine Murat adlı bir vatandaşa satmıştır. Bu olay medeni konunda iyi niyet ilkesiyle ilgilidir. Hukuki sonuç doğurmaya engel olan halin durumundan haberi olmaması ve haberi olmasının gerekmemesi. İyi niyet aksi ispat edilene kadar varlığı esastır. Bu olayda iyi niyetli olan kişi Selim ve Murat adlı kişilerdir. Aykut adlı kişinin mal üzerinde istediği işlemi gerçekleştirebilmesi için o malın kendisine ait olması gerekir mal üzerinde istediğini yapabilme yetkisine sahip olması gerekmektedir.   Hakkı dayım iradesi dışında cüzdanı düşürmüştür. Cüzdanı bulan Aykut kişisi malın sahibi değildir mal üzerinde tasarruf hakkına sahip değildir fiili olarak elindedir ama yine de malı kullanma hakkına sahip değildir. Para ve mal kimin elindeyse sahibi olan kişi yani üzerinde her türlü tasarruf hakkı olan kişi bu malı her zaman alma hakkı

Alexander Wendt “Anarşi Devletler Ne Anlıyorsa Odur” adlı makalesine kısa bir bakış

Bu makalede anarşi devletlerin aralarındaki ilişkiye yükledikleri kavram olarak adlandırılır koşullar yapıyı yeniden oluşturarak tekrar üretir. Wendt, aktör yapıyı belirler ama aynı zamanda bu yapının içinde hareket eder der. Neo realistler, Anarşik sistemin öz yardıma yol açtığını söyler. Neo realistler öz yardımın, anarşinin doğal bir sonucu olduğunu düşünüyorlar. Neo realizme göre devletler sistemdeki baskın aktörlerdir ve güvenliği öz çıkarcı koşullarla tanımlarlar. Öz çıkarcı devleti kuramları için başlangıç olarak alırlar. Neo realistler anarşilerin merkezi otorite ve kolektif güvenliğin olmadığı Öz yardım sistemleri olduğuna inanırlar. Wendt, öz yardımın anarşinin esaslarından olmadığını bir kurum olduğunu söyler. Yani anarşi devletlerin onu nasıl adlandırdığıdır. Wendt öz yardımın mantıksal ya da nedensellik olarak anarşiden doğmadığını ve eğer bu gün kendimizi bir öz yardım dünyasında buluyorsak bunun yapıdan değil süreçten kaynaklandığını söyler. Wendt’e göre anarşi, nede