Ana içeriğe atla

Alexander Wendt “Anarşi Devletler Ne Anlıyorsa Odur” adlı makalesine kısa bir bakış

Bu makalede anarşi devletlerin aralarındaki ilişkiye yükledikleri kavram olarak adlandırılır koşullar yapıyı yeniden oluşturarak tekrar üretir.

Wendt, aktör yapıyı belirler ama aynı zamanda bu yapının içinde hareket eder der. Neo realistler, Anarşik sistemin öz yardıma yol açtığını söyler. Neo realistler öz yardımın, anarşinin doğal bir sonucu olduğunu düşünüyorlar. Neo realizme göre devletler sistemdeki baskın aktörlerdir ve güvenliği öz çıkarcı koşullarla tanımlarlar. Öz çıkarcı devleti kuramları için başlangıç olarak alırlar. Neo realistler anarşilerin merkezi otorite ve kolektif güvenliğin olmadığı Öz yardım sistemleri olduğuna inanırlar. Wendt, öz yardımın anarşinin esaslarından olmadığını bir kurum olduğunu söyler. Yani anarşi devletlerin onu nasıl adlandırdığıdır.

Wendt öz yardımın mantıksal ya da nedensellik olarak anarşiden doğmadığını ve eğer bu gün kendimizi bir öz yardım dünyasında buluyorsak bunun yapıdan değil süreçten kaynaklandığını söyler.

Wendt’e göre anarşi, neden değildir, sonuçta öz yardım değildir. Eğer farklı bir süreç gelişmiş olsaydı öz yardımın olmadığı bir uluslararası sistem olabilirdi yani burada Süreç önemlidir. Wendt süreç odaklı bakar ve anarşik yapıda süreç farklı yapıda gelişirse o anarşik yapıdan öz yardım gerektirmeyen farklı bir tavır gelişebilir güç politikaları yerine iş birliği gelişebilir der.

Neo liberallerden Waltz anarşiyi savaşa izin verici bir neden olarak tanımlar diğer devletleri aynı şekilde cevaba zorlayanda insan doğası ve saldırgan devletin iç politikalarıdır der ve birey ve devlet düzeyinden açıklar indirgeme yapmış olur. Wendt öz çıkarcı güvenlik tanımlamalarının anarşiye temel neden olmadığını söyler, öz yardım politikaları devletlerarası etkileşim sonucu meydana gelebilir der anarşi burada sadece izin verici rolde. Bireyin bakışı ve devletin yapısı, farklı anarşilerde kimliği oluşturur bunlar Hobbesçu, Lockeçu ve Kantçı anarşilerdir.  Aktörler kolektif anlamları paylaşarak kimlik kazanırlar çıkarları buna göre şekillenir.  Öz yardım anarşi içinde var olabilecek farklı kimlik ve çıkar yapılarından biri olan bir kurumdur. Çekişmeli güvenlik sistemi ve bireyci sistemler anarşinin öz yardım türüdür ve devletler kendilerinin güvenliğini diğerleriyle olumlu şekilde ilişkilendiremezler, güvenliğin her iki tarafın kendi sorumluluğu nu düşünürler yani bu tür sistemlerde öz yardım türüdür.




Wendt İşbirlikçi sistemini getirir. İşbirlikçi güvenlik sistemi içinde bulunduğu grubun devletlerin, topluluğun çıkarlarını kendi çıkarı gibi tanımlıyorsa ulusal çıkarlar uluslararası olarak tanımlanır. Bireyin amaçlarını veya güç politikalarını oluşturma çabalarını nispi güç yerine ortak normlar üzerinden yeniden yapılandırır. Waltz, Neo realizme göre iki aktör karşılaştığında aktörler öz yardım hamlesini yaparlar Wendt böyle olmak zorunda değil der çünkü, olasılıklar üzerinden gidilmeli. Wendt, aktörün hamle yapılırken ne olduğuna bakılmalı ve neden bu hamleyi yapmış olduğu düşünülmeli der.

Neo realizmde bu durumlarda hemen öz yardım yapılır otomatik olarak cevap verilir bu yüzden sosyal tehditler inşa edilmiştir doğal değildir. Neo realizm anarşik sistemin yapısından dolayı bütün devletlerin benzer şekilde davranacağını ve öz yardım yapmak zorunda kalacaklarını söyler.

Wendt anarşik sisteme Süreç üzerinden bakarak süreç odaklı sistem anlayışını öneriyor. Sürecin devletlerin öz yardım hareketini etkilediğine bakmıştır. Sadece anarşi prensipleri ile öz yardımcı kimlik ve çıkar yapısı çıkaramayız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eğitim

    Kalkınma odaklı olmayan ekonomilerin hemen hepsinde ortaya çıkan ve toplumsal ayrışma ve kutuplaşmayı derinleştiren yoksulluk özellikle otokratik yönetimler altında belli bir zümre dışında tabanın katlanması gereken bir olgu halini alır. Sosyal yaşama adapte olmayan bireylerin yetersiz ve sağlıksız ortamlara mecbur bırakılarak psikolojik olarak güvensiz ve dış uyaranlara duyarsız hale gelmesi , gelir dağılımında artan eşitsizlik sonucu yoksulluğun sıradanlaşmasının açı bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Basit mantıksal çıkarımlarla hem dünya ölçeğinde hem de yerel ölçekte eğitim seviyesinin ve refah seviyesinin orantılı olduğu görülür. Yoksulluk artışının eğitimsizliğe ve eğitimsizliğin yoksulluk artışıyla gelişen bu kısır döngü içinden çıkılamaz bir hale bürünüyor. Eğitimin öneminin iyi idrak edilmesi için bireye psikolojik ve maddi kazanımlar sağlamasının yanında toplumsal bir dönüşümü ki bu iyi bir dönüşümdür tetiklediği bilinmelidir. Ekonomik gelişmişliğin katma değer

Medeni hukuk pratikleri

  1.olay Hakkı dayım cüzdanını sokakta düşürmüştür. Cüzdanı bulan Aykut içindeki parayı almış ve cüzdanı Selim adlı kişiye satmıştır,   bu kişide cüzdanı başka birine Murat adlı bir vatandaşa satmıştır. Bu olay medeni konunda iyi niyet ilkesiyle ilgilidir. Hukuki sonuç doğurmaya engel olan halin durumundan haberi olmaması ve haberi olmasının gerekmemesi. İyi niyet aksi ispat edilene kadar varlığı esastır. Bu olayda iyi niyetli olan kişi Selim ve Murat adlı kişilerdir. Aykut adlı kişinin mal üzerinde istediği işlemi gerçekleştirebilmesi için o malın kendisine ait olması gerekir mal üzerinde istediğini yapabilme yetkisine sahip olması gerekmektedir.   Hakkı dayım iradesi dışında cüzdanı düşürmüştür. Cüzdanı bulan Aykut kişisi malın sahibi değildir mal üzerinde tasarruf hakkına sahip değildir fiili olarak elindedir ama yine de malı kullanma hakkına sahip değildir. Para ve mal kimin elindeyse sahibi olan kişi yani üzerinde her türlü tasarruf hakkı olan kişi bu malı her zaman alma hakkı