Ana içeriğe atla

Biden Dünyaya İyi Gelecek mi ?

İdeolojik cephelerden baktığımızda Başkanlık seçimi nasıl gerçekleşti ?

İdeoloji kavaramı, toplumsal kesimleri harekete geçirebilen ve hayatın her safhasını kapsayan kendi içinde tutarlılığa sahip bir fikirler akımıdır. İdeoloji çerçevesinde ABD Başkanlarının günümüze kadar temel aldıkları ideolojilerden biri olan Liberalizmin, 2020 Başkanlık seçimlerinde Biden’ın Başkanlığı kazanmasıyla ABD’nin izleyeceği politikaları şekillendireceğini söyleyebiliriz. Demokrat partinin politikalarının ulusal Liberal enternasyonal stratejiyle ilerlerken Cumhuriyetçi partinin Liberal ideolojiden çok Realist ideolojiye yöneldiği görülmektedir. Trump’ın dış politikaları buna örnektir.

İdeolojik olarak Demokratlar daha Liberal politikaların izlenilmesi gerektiğinin ve ABD’nin Trump döneminde dış politikada oluşan kötü imajını düzeltmesi gerektiğini, Liberal ideoloji çerçevesinde küreselleşmeye devam edilmesi gerektiğini savunurlar.

Hegemonya kavramı, Gramsci tarafından baskın sınıfın boyun eğenlerin izniyle gücü kazanması olarak bahsedilmiştir. Kültürel hegemonya gibi türleri bulunan Hegemonya sistem içinde bulunan aktörlerden birinin diğerlerine baskın olarak düzenleyici güç olması durumudur. ABD Başkanlık seçimleri sonrası Biden’ın Liberal ideoloji çerçevesinde ABD’nin müttefiklerle iyi ilişkiler kurması, Orta Doğu
daki Amerikan askerlerinin çekilmesi, İklim değişikliği konusunda aktif rol oynaması gibi politikaları uygulayacağını söyler Trump ise daha Realist ideolojiyle, Orta Doğudan asker çekme hariç diğer politikaların tersini savunuyordu. ABD başkanlık seçimleri Uluslararası sistemi Hegemonik güç olması nedeniyle çok etkiler. Her devletin kendi bölgesinde hegemonya olmak istemesinin nedenlerinden biri kendi İdeolojisini ve çıkarlarını sistemdeki diğer devletlere kabul ettirmek ve sitemin işleyişini kendi kontrolünde tutmaktır. ABD Trump döneminde Hegemon güç olduğunu fazlasıyla hissettirmiştir aynı şekilde Biden döneminde ise ABD nin Hegemonluk iddiasından vazgeçmeyeceği fakat daha Liberal enternasyonal politikalarla yapıcı bir güç olarak Uluslararası sistemi şekillendirmeye çalışacağı düşünülmektedir.

İdeolojik olarak farklı fikirleri benimseyen Cumhuriyetçi parti ve Demokrat parti Realist ve Liberal politikalarla kendilerini belli ederler. ABD Çinin yükselen gücünü Hegemon olarak tamamlamasına izin vermek istemez ABD de daha Realist görüşlere sahip Cumhuriyetçi parti ve daha Liberal görüşlere sahip Demokrat parti ABD’nin Ulusal çıkarları söz konusu olduğunda Başkanın yanında olurlar.

SSCB nin dağılmasıyla Tek kutuplu dünyada Hegemon ABD günümüzde bu gücünü büyük ölçüde kaybetmiştir ABD nin Başkanlık seçimleriyle Başkan olan Biden tekrar ABD nin dünyaya entegre olmasını sağlayacak ve Trump döneminde yapılan yanlışları düzelterek tekrar Uluslararası örgütlerde varlık göstererek dünya politikasının belirlenmesinde etkinliğini sürdürmeye devam edecek.

Liberal görüşe sahip Biden ABD’nin Hegemonya tanımında olduğu gibi uluslararası sistemi düzenleyici güç olmasını tekrar sağlayacak böylelikle bölgesinde ve dünyada hegemon olarak hep Uluslararası sistemdeki imajını düzeltecek hem de ABD’nin Liberal politikalarını Küreselleşme ile birlikte Hegemonik gücünü arttırmak için diğer ülkelerle işbirliği çerçevesinde düzenleyici bir rol oynayacak.

ABD de Başkanlık seçimlerini kazanan Liberal ideolojiye sahip Demokrat Partiden Biden, daha Realist ideolojiye sahip Cumhuriyetçi Partiden Başkan olan Trump’ın Küreselleşme karşıtı, sert ve dayatmacı dış politikasıyla zarar verdiği ABD’nin Hegemonik imajını düzelterek ABD’nin yapıcı olduğunu Uluslararası sisteme göstererek Hegemonik güç olarak diğer devletlerin rızalarını tekrar kazanmaya çalışacak. Amerika’nın Trump döneminde Kötüleşen Hegemonya imajı, Hegemonya tanımında bulunan rıza alma ile uyuşmaz ve bu ABD nin Hegemonya iddiasına zarar veriyordu. Biden Obama dönemi ABD stratejisine geri dönerek Uluslararası sistemde daha aktif olan ve rol belirleyen bir hegemonya olarak uluslararası sistemi ABD’nin Liberal serbest piyasa ekonomisiyle daha Küreselleşen dünyaya entegre olarak Hegemonluk iddiasının zeminini oluşturmaya devam edecek gibi görünüyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eğitim

    Kalkınma odaklı olmayan ekonomilerin hemen hepsinde ortaya çıkan ve toplumsal ayrışma ve kutuplaşmayı derinleştiren yoksulluk özellikle otokratik yönetimler altında belli bir zümre dışında tabanın katlanması gereken bir olgu halini alır. Sosyal yaşama adapte olmayan bireylerin yetersiz ve sağlıksız ortamlara mecbur bırakılarak psikolojik olarak güvensiz ve dış uyaranlara duyarsız hale gelmesi , gelir dağılımında artan eşitsizlik sonucu yoksulluğun sıradanlaşmasının açı bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Basit mantıksal çıkarımlarla hem dünya ölçeğinde hem de yerel ölçekte eğitim seviyesinin ve refah seviyesinin orantılı olduğu görülür. Yoksulluk artışının eğitimsizliğe ve eğitimsizliğin yoksulluk artışıyla gelişen bu kısır döngü içinden çıkılamaz bir hale bürünüyor. Eğitimin öneminin iyi idrak edilmesi için bireye psikolojik ve maddi kazanımlar sağlamasının yanında toplumsal bir dönüşümü ki bu iyi bir dönüşümdür tetiklediği bilinmelidir. Ekonomik gelişmişliğin katma değer

Medeni hukuk pratikleri

  1.olay Hakkı dayım cüzdanını sokakta düşürmüştür. Cüzdanı bulan Aykut içindeki parayı almış ve cüzdanı Selim adlı kişiye satmıştır,   bu kişide cüzdanı başka birine Murat adlı bir vatandaşa satmıştır. Bu olay medeni konunda iyi niyet ilkesiyle ilgilidir. Hukuki sonuç doğurmaya engel olan halin durumundan haberi olmaması ve haberi olmasının gerekmemesi. İyi niyet aksi ispat edilene kadar varlığı esastır. Bu olayda iyi niyetli olan kişi Selim ve Murat adlı kişilerdir. Aykut adlı kişinin mal üzerinde istediği işlemi gerçekleştirebilmesi için o malın kendisine ait olması gerekir mal üzerinde istediğini yapabilme yetkisine sahip olması gerekmektedir.   Hakkı dayım iradesi dışında cüzdanı düşürmüştür. Cüzdanı bulan Aykut kişisi malın sahibi değildir mal üzerinde tasarruf hakkına sahip değildir fiili olarak elindedir ama yine de malı kullanma hakkına sahip değildir. Para ve mal kimin elindeyse sahibi olan kişi yani üzerinde her türlü tasarruf hakkı olan kişi bu malı her zaman alma hakkı

Alexander Wendt “Anarşi Devletler Ne Anlıyorsa Odur” adlı makalesine kısa bir bakış

Bu makalede anarşi devletlerin aralarındaki ilişkiye yükledikleri kavram olarak adlandırılır koşullar yapıyı yeniden oluşturarak tekrar üretir. Wendt, aktör yapıyı belirler ama aynı zamanda bu yapının içinde hareket eder der. Neo realistler, Anarşik sistemin öz yardıma yol açtığını söyler. Neo realistler öz yardımın, anarşinin doğal bir sonucu olduğunu düşünüyorlar. Neo realizme göre devletler sistemdeki baskın aktörlerdir ve güvenliği öz çıkarcı koşullarla tanımlarlar. Öz çıkarcı devleti kuramları için başlangıç olarak alırlar. Neo realistler anarşilerin merkezi otorite ve kolektif güvenliğin olmadığı Öz yardım sistemleri olduğuna inanırlar. Wendt, öz yardımın anarşinin esaslarından olmadığını bir kurum olduğunu söyler. Yani anarşi devletlerin onu nasıl adlandırdığıdır. Wendt öz yardımın mantıksal ya da nedensellik olarak anarşiden doğmadığını ve eğer bu gün kendimizi bir öz yardım dünyasında buluyorsak bunun yapıdan değil süreçten kaynaklandığını söyler. Wendt’e göre anarşi, nede